Sosyal Güvenlik Kurumu’nun reçete provizyon sistemi, diğer adıyla MEDULA SİSTEMİ uzunca bir zamandan beridir çalışmıyor ya da çok yavaş bir biçim de çalışıyor.
Bu sistem üzerinden ülkemizdeki SSK’lıların, BAĞKUR’luların, EMEKLİ SANDIĞI’na bağlı olanların ve YEŞİL KART’lıların sağlıkla ilgili doktor muayeneleri, tanı ve tedavi işlemleri hastanelerde, reçete işlemleri ise eczanelerde gerçekleştirilir.
Eczanelerde ise hastaların yurttaşlık numaraları kullanılarak, reçete ve hasta ile ilgili gereken bilgiler on-line yolla kurum ana bilgisayarına gönderilir. Eczane tarafından yapılan bu istek MEDULA tarafından onaylanırsa hastaya ilaç verilebilir.
Türkiye’de bir günde MEDULA Sistemine reçete giriş sayısı yaklaşık bir milyon ikiyüzelli bin (1.250.000) civarıdır. Başka bir deyişle her gün 1.250.000 reçete Medula’dan provizyon alınarak eczaneler işlem yapılı hastalara ilaçları verilmektedir.
İlaç sıradan bir ürün değildir. Doğrudan insan sağlına etki eden bir üründür. Hatta öyle durumlar vardır ki; hasta yaşamını sadece bu ilacı alırsa sürdürülebilir. Yani ilaç, OLMAZSA OLMAZ ve ALINMASI ERTELENEMEZ bir sağlık ürünüdür.
Peki hiç düşündünüz mü, bu sistem çalışmazken Türkiye’de hastalar ilaca nasıl ulaşabiliyor?
Eczaneler sistem çalışmazsa ne yapıyor?
Sosyal Güvenlik Kurumu başkan yardımcısı Rahmi Çetin; “ … sistemde bir performans sorunu yaşanmaktadır, reçete giriş sayıları normale yakındır,sorun sadece % 5’lik bir sorundur. Önümüzdeki hafta çözülecek, bu konuda arkadaşlar çalışıyor ………“ demiş.
Bu söylemi irdelersek; Sosyal Güvenlik Kurumu yetkililerine göre (ki, Rahmi Çetin en yetkili kişilerden birisidir) hastalar ilaçlarını alıyor eczanelerden. Hem de MEDULA’dan onay alınarak (% 5’i dışında) reçeteleri karşılanıyor anlamı çıkmaktadır.
Eğer herhangi bir sorunu basite indirgemek isterseniz, yetkili kişi olarak bu biçimde konuşur, olayı geçiştirirsiniz. Ancak sorunu bu biçimde basitmiş gibi gösterip kolaycı ve kaçamak sözcüklerle anlatmak sorunu çözmez.
Hastalarımız veya yakınları ilaç alırken Medula’nın çalışmadığına eczanelerde sık sık tanık oluyorlar. Artık onlar da biliyor ki Medula sistemi ile ilgili bir sıkıntı, çalışmama veya aksak çalışmalarda bir süreklilik sorunu vardır.
Bu noktada asıl bakmamız ve önemini kavramamız gereken konu şudur: Konu ile ilgili ve hizmetin ayrılma bir parçası olan eczacının durumu…
Eczacı hastasının sorununu kendini ve parasını riske ederek çözmeye çalışmaktadır. Eczacılar bir anlamda Medula onay sistemi için dışarıdan çözüm yaratmaktadır.
Elinde çekle bankaya giden birisi, eğer provizyon sistemi çalışmıyorsa ya da internet ulaşımındaki bir sorun nedeniyle işlem yapılamıyorsa, parasını alamadan bankadan ayrılır.
Eczanelerimizde ise çoğu zaman sistem olmadığı halde insanımızın büyük bölümü ilacını almaktadır. Çünkü eczane, küresel sermeyenin ya da onlarla ortaklık olarak kurulan ve her tarafımızı kuşatmaya başlayan alışveriş merkezleri ve marketler zinciri gibi olamaz.
Eczacılar bilir ki; Ayşe Teyze tansiyon ilacını kullanmalı. Ahmet amca İsordil’ini almazsa tıkanır. Mehmet Bey diyabet haplarını ya da insülinini almazsa soluğu çok yüksek şeker değeriyle hastanede alır. Minik Emre’nin ateşi var, kulak enfeksiyonunu giderecek antibiyotiği mutlaka verilmelidir.
Yani eczanede liberalleşme çok şükür ki henüz olmamıştır.
O yüzden eczacı hastalarını riske etmeden kendini riske eder ve çoğunlukla ilaçlarını verir. Reçetelerinin girişlerini ise gece yarısı, sabaha karşı, tatil günü gibi zamanlarda yavaş yavaş yaparak hastalarını ilaca ulaştırır.
Sözün özü “eczacılar küresel ya da liberal düşünemezler, insanca düşünürler.”
Ancak doğru olan yol; sistemi kişilerin iyi niyeti üzerinden değil, teknik olarak çözmek biçiminde olmalıdır.
Bir de unutmadan olaya bir de şu açıdan bakalım.
Markette, alış veriş merkezlerinde (AVM), küresel şirketlere eczane açtırılır ve bu sektör de küresel ekonomiye yem yapılırsa ne olur, hastaların hali ne olur bir düşünün bakalım