Değerli Meslektaşlarım,
24.08.2008 tarihinde aynı gazetede iki farklı sayfada yayımlanan iki haber ilgimi çekti. Önce bu haberlerden alıntıları sunuyorum sizlere.
Birincisi özel hastanelerle ilgili ve Dünya Göz Hastanesi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Eray Kapıcıoğlu tarafından yapılan açıklama:
“Bünyesinde 7 hastane ve 6 kliniğin bulunduğu Dünya Göz Hastanesi, Levent’teki hastanesi dışında SGK hastalarını kabul etmiyor. Bunu da daha önceden alınmış randevular yüzünden, geçici olarak sürdürdüklerini söyleyen Kapıcıoğlu’na göre, Sağlık Bakanlığı büyük bir hata yaptı. Hatanın kaynağını 22 Temmuz seçimlerinden bir ay önce yapılan bir düzenlemeyle, tıp merkezi ve polikliniklerin SGK kapsamına alınması olarak gören Kapıcıoğlu, şimdi yüzde 30 uygulaması ile bunun faturasının özel hastanelere ve vatandaşa kesildiği görüşünde.
Eğer devlet, kendi hastanelerinden doktorların kaçmasını istemiyorsa, tıp merkezlerinin, polikliniklerin SGK ile anlaşmalarını iptal etmeli. Ayrıca Türkiye’de sağlıkta 10 tane baş aktör vardır. Bir iş yaparken bunların fikirleri de alınabilir” diyor Kapıcıoğlu.
İkinci haber ise Abdi İbrahim İlaç Sanayi’nin CEO’su Erman ATASOY tarafından yapılan açıklama.
“Eczacılar para kazansın ama fiyat kırma faturası tümüyle bize yüklenmesin
ABDİ İbrahim İlaç Sanayi’nin CEO’su Erman Atasoy, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) ilaç alımıyla ilgili pürüzlerin giderilememesinden dolayı dertli:
“- Görüşmeler yapıldı, yüzde 11’lik fiyat indirimi kararlaştırıldı. Bu indirim, fabrika çıkış fiyatları üzerindendi.
Sonra ne oldu?
- Şimdi istenen perakende fiyatlar üzerinden yüzde 11 indirim. Bunun anlamı fabrikada yüzde 14-15 indirimdir.
Sizin talebiniz ne?
- Biz yine fabrika çıkış fiyatından yüzde 11 yapalım, eczacılar da kendi kár paylarından biraz fedakarlık yapsın, hastaya indirim mümkün olan en iyi düzeyde yansısın.” Diyor Erman ATASOY.
Bu haberler de gösteriyor ki, önümüzdeki süreç son derece sıkıntılı yaşanacak.
Geçtiğimiz günlerde sözleşmeler konusunda yaşanan sıkıntıları hepiniz biliyorsunuz. Kesinleşmiş olan bir şey ise: Eczacı ve eczacı örgütleri önümüzdeki dönemde de birilerinin önüne koyacağı sorunlar yumağı ile uğraşmakla meşgul olacak. Bu sorunlar; bir gün kamu kurum ıskontosu olacak, başka bir gün kamuda çalışan meslektaşlarımızın statülerin var olandan aşağı çekilmesi olacak.
Yani kısaca mücadele edeceğim alan yalnızca sözleşmelerle kısıtlı olmayacak.
Haberlerde okudunuz. Sağlığın başka bir alanında belki bizimle çok da ilgili olmayan bir alanda yüz milyonlarca dolarlık yatırım yapan bir yatırımcı “Ayrıca Türkiye’de sağlıkta 10 tane baş aktör vardır. Bir iş yaparken bunların fikirleri de alınabilir” diyebilecek kadar kendini her şeyin üstünde görmektedir.
Bir başkası ise “eczacılar da kendi kár paylarından biraz fedakârlık yapsın” diye açıklama yapıyor. Kendi paylarından fedakârlık yapsın diyen CEO’nun yönettiği ilaç firması tüm girdiler artarken, kendi ilaçlarının bazılarının fiyatının önemli oranda düşürmekte sakınca görmüyor. Bu duruma örnekle açıklamak daha iyi olacak sanırım:
Türkiye artık neoliberal politikaların piyasa kurallarının işletildiği bir ülke
S