ADANA ‘NIN ARDINDAN
Eczacı örgütü bu kez de Çukurova’nın bereketli topraklarında, Adana’da bölgelerarası toplantıda buluştu.
Türk Eczacıları Birliği olabildiğince bir araya gelmeye çalışan bir yapıdır. Aslına bakarsak biz eczacılar için kamuoyundaki algılardan biri de sıkça yan yana olan, birlikte tartışmaya, düşünmeye, eleştirmeye çalışan ve bununla da dayanışmasını geliştiren örgüt olarak bilinmesidir.
Bu yalnızca meslek sorunları açısından değil, demokratik davranış biçimi açısından da önemli ve iyi bir haslet .Demokrasilerin niteliğini , güçler ayrılığı üçlüsünün birbirini doğru denetlemesi güçlendirir . Bunun yanında da 4. ve 5. güç olarak basın ve sivil toplumun ülkeye ve topluma kattıkları da demokrasileri geliştirir .
Bugün ülkemizin demokrasisinde eksiklikler, yargısına güvende sorunlar, temel hak ve özgürlüklerde azalmalar varsa; yalnızca yasama, yürütme ve yargıya dönerek, ''onlar düzeltsinler'' diyerek iyileşme sağlanamaz. Demokratik yaşamın gelişmesi için, basından ve sivil toplum örgütlerinden de katkı ve destek istemek gereklidir.
Bu bakımdan bizim gibi sık biraraya gelen meslek odalarının meslek için yaptığı mücadelenin yanında, ülke için ortaya koyacaklarının paylaşılması, güçlendirilmesi oldukça önemlidir.
Adana bölgelerarası toplantısı, ülkenin yakın tarihinin en zor günlerinde yapıldı .Bu dönemde dönüp Türkiye’ye baktığımızda; üç-dört ay öncesinde darbe girişimi yaşamış; yüzlerce yurttaşını, askerini, polisini kaybetmiş; darbe girişimi sonrası ise yargısının, silahlı kuvvetlerinin, eğitiminin, darbe yapmaya çalışanlarca yıllar içinde kısmen ya da bölümler halinde ele geçirilmiş olduğu gerçeğinin gün yüzüne çıktığı bir ülke görürüz .
Darbe girişimi yetmezmiş gibi insanları arasında ayrışmanın , kutuplaşmanın derinleştiği , hoşgörünün giderek azaldığı bir toplum yapısı rahatlıkla görülecekler arasındadır.
Sorunlar sarmalında boğuşurken, hem iç hem de sınır güvenliğimiz için tankımızla topumuzla Suriye'de olmamız, yani Ortadoğu cehennemini yaşama, bataklıklarında dolaşma gerçeği ile karşı karşıya olmamız da Türkiye'nin başka bir gerçeğidir.
Enerjide dışa bağımlı, turizmi ve ihracatı gerileyen, döviz kurlarının arttığı yani ekonomik sıkıntılarla savaşan Türkiye de manzaranın başka bir boyutu .
OHAL’e alışan, KHK’lerin etkisinin meclis iradesinin üstüne çıkmaya başladığı bir Türkiye de siyasal görünümün bir başka yönü .
İşte bu koşullarda bir eczacı ya da örgüt yöneticisi olarak, sorunlarınızı daha önemli gibi görüp, kendinize daha iyi yaşam koşulları isteyip ülkeyi görmezden gelmek mümkün değildir.
Şu var k;i zor günler geçiren bir ülke, kaynaklarıyla size ne kadar iyilik sunabilir ki ?
Özet olarak Adana'da mesleğimiz ve sorunlarımızın yanı sıra yaşadığımız ülke de en az "biz" kadar, belki de daha fazla konuşulmalıydı.
Böylesi karmaşık ve zor dönemde ülkede yaşananlardan bu örgütün etkilenmemesini beklemek doğru bir hareket olmaz. Bizler de yaşadığımız ortamın siyasal, sosyal, ekonomik sonuçlarından etkileneceğiz. Ancak unutulmaması gereken; biz bir meslek odasıyız, hem de akademik meslek odasıyız. Demokrasinin olmazsa olmazı ve onun etkinliğini geliştirecek bir yapıyız. O yüzden bu anlayışa uygun davranışlar içinde olmalıyız.
Adalet sisteminde ciddi sorunlar varken, hukukun üstünlüğünü değil de, idamı tartışan ülkemiz gibi olamayız .
Bu ülkedeki adalet mekanizması ile temel hak ve özgürlüklerdeki gerilemeye, demokratik yaşamın bir türlü gelişmemesine, sağlıktaki piyasalaşmaya, toplumsal yaşamımızdaki olumsuzluklara dair düşüncelerimiz vardır. Bunları bu zamana kadar açıkladık, açıklamaya da devam edeceğiz.
Bu işi yaparken siyasetin değişken ve kavgacı yapısını, ona has bakış açılarını buralara yani örgütümüzün içine taşıyamayız . Kendi siyasal beklentilerimizi tatmin edecek tavır takınamayız.
Ülkede yaşananlara dair mutlaka düşüncelerimizi açıklamak, görüş bildirmek meslek odaları için zorunluluktur. Ancak bu tavır oda yöneticisi sorumluluğuna uygun biçimde yürütülmelidir. Siyasetçi gözlüğü ile bakarak görüş açıklamak doğru bir davranış değildir.
Bu bakımdan eczacının sorunlarına çözüm arayışını, gelecek perspektifini belirlemeyi, örgütsel sorunları ve toplumsal yaşama bakışı ancak demokratik teamüller, temel haklar, adalet penceresinden bakışla bir sivil toplum kuruluşu gibi gerçekleştirmeliyiz.
Tıpkı 60 yıllık geleneği ve birikimi olan bu örgütün geçen bu uzun süre zarfında yaptığı gibi ...
Duyuru Okunma Sayısı : 5764